Dünya hızla dönüyor.

Ah daha ne çok anlatacağım var aslında ama geldiğimden beri bende bir telaş bir koşturmaca. Yapmam gereken iş, ev ve oğlumun başlayacak okulunun telaşının dışında asıl beni yoran kafamdaki kargaşa ve koşturmaca. Evet kafamda bir dolu düşünce, yapılacaklar listesi... Okula gidilecek, kitaplar alınacak, sonra okulun internet sayfasından indirilen kırtasiye listesi alınacak. Bu arada defterleri ve kitapları kaplamam gerekiyor. Birde okul üniforması var ki onu da büyük almışım değiştirme yapmam lazım. Bu arada 15 gündür buralarda olmadığım için işimden uzak kaldığımla ilgili vicdan var ki o ayrı bir dert!

Sevgili oğluşumda da bu arada nereden kaynaklandığını bilmediğim -bilinmeyene duyulan endişe mi ki acaba?- benim öğretmenim nasıl olacak ve ilkokul acaba çok mu zordur korkusu. Derken okulda tanışma toplantısı ve oğlumun gelecek sekiz senesini paylaşacağı annesiyle aynı ismi tanışan genç, dinamik cesur öğretmenimiz. Cep telefon numarasını bizlere verirken hiç korku belirtisi görmedim kendisinde. Ben çok sevdim kendisini.

Aslında bunların çoğu normal koşullarda beni fazlaca yoramaz asıl sorun içimdeki hırçınlık, öfke ve sinir durumu. Günlerim sabah ve akşam meditasyonlarımdan fazlasıyla sakinlik beklentisi içinde olmamla akıp gidiyor. Fazla kahve tüketmekteyim sanırım. Daha Broadway de seyrettiğim Phantom of the Opera ve gittiğim Hiromi dinletisini anlatacağım. Çok güzellerdi çünkü. Anıları kafamdaki tazeliğini yitirmeden paylaşmak istiyorum bunları. Derhal sakinleşmeliyim. Etrafımı da gerdim bu halimle.

Sevgili Leylak Dalı'nın bloğunda gezinirken, kendisini yolculuğunda yalnız bırakmak istemedim. Gezi kitaplarına bayıldığım için gidip Arzu Çağlan'ın Keyfe Gezer adlı kitabını aldım hemen. Ayın on üçünde Paris'te olacağım tekrar. Bu sebeple Paris'ten başlayacağım ben yolculuğuma. Sevgili Leylak Dalım sanırım azcık hile yaparak yetişiyorum size..:)

Etiketler: