Kitapsever bir insan ne yaparsa yapsın kitapçı raflarından uzak kalamıyor. Oysa ne çok kitabım var okunmayı bekleyen ve kendime verilmiş bir sözüm: Bekleyenlerden bir kısmını okumadan yenisini almayacağım. Ama nerede bende verdiğim bu sözü tutacak yürek? Zaten ben almayacağım desem de sevgili kocam alıyor kitapları mutlu olayım diye, biraz bana biraz da kendine.
Bu Cumartesi alınan kitaplarımız Patti Smith'in yazdığı ''Çoluk Çocuk'', kapağında İtalyan mutfağına dair bir serenat yazan ''İtalyan Aşkı'' adlı yemek-kültür kitabı, ''Cıva Sanrıları'' isimli başka bir kitap ve benim görür görmez dayanamayarak aldığım Mine G.Kırıkkanat'ın son kitabı ''Umudun Kırık Kanatlarında''.
Çok seviyorum Mine Kırıkkanat'ı. Benim yazarlarımdan biri o.
Bu aralar kitap açısından biraz elim kalabalık. Marquez'in elimdeki kitabını bitirip, kitaplığımda ait olduğu rafa yerleştirdim. Enis Batur'un son kitabı ile sürüyor yolculuğum. Biraz anlattıklarını dinliyor, eğer biliyorsam yaşadığını anlattığı yerleri düşünüp hayal kuruyorum. Bazı bazı anlattığı yazarları ilk defa duymuş oluyorum, umarım aklımda kalır diye düşünüyorum. Denemeler, yazılıp postalanmış, yazılıp postalanmadan bir kenara atılmış mektuplar, kendi kendine konuşmalar, iç dökümler var kitapta. Bu kitabı okumam beklediğimden hızlı ilerliyor. Yine de arada bir masal tadında bir şeylerden ısırmak gerekiyor. Masal deyince de araya bir Salman Rushdie alayım dedim ama ''Umudun Kırık Kanatlarında''yı görünce masal falan kalmadı aklımda.
Dün eve gelir gelmez elime aldığım Mine Kırıkkanat'ın kitabı biraz kahve ile biraz çayla bitti gitti. Güle eğlene, kıza kıza ayrılma vakti geldi. Büyük orta sehpanın üstünde duruyor hâlâ, kitaplığa yerleştiremedim daha kendisini. Az sonra inşallah.
Mine Kırıkkanat yine bildiğim tatta. Özlemişim ben bu tadı. Açıklamalarıyla beraber bizim kızdığımız şeylere o da kızıp duruyor. Bildiğimiz Türkiye'yi öyle güzel anlatıyor ki. İçinin kanadığı, canının yandığı pek belli. Yapacak bir şey olmamasından, çaresizlikten yakınıyor. "Artık!" diyor, "Kötüler iyilerden daha çok."
"Bu kadar hırsızı, yalancıyı, ülkeyi soyanı, katili takip etmek mümkün mü? Hem bu kadar büyük bir çoğunluğu yakalasan ne olacak? Hangi hapishaneye koyacaksın? İyisi mi, diyor namuslunun peşine düş, hem onlar daha az, onları taşıyacak hapishanelerde var, böylece çaresiz kalmazsın."
Bu kitap da bir iç döküm. Yazar bizimle sohbet ediyor, dertlerimizi paylaşıyor. Biraz Yunanistan'dan bahsediyoruz, biraz İtalya'dan, biraz Fransa' dan, çokça İstanbul'dan, Türkiye'den, bizden.
Mine Kırıkkanat severlere duyurulur.
Etiketler: Çoluk Çocuk, kitap kokusu, Memleketin hali, Mine Kırıkkkanat, patti smith, Umudun Kırık Kanatlarında