Efendim, çok zaman önce -yine de unutulacak kadar uzun değil- buralardan sevgilimle beraber kaçıp gitmeye ihtiyacımız vardı. Amaç pek de gezmek görmek değildi yani. Bizim buradan biraz uzaklarda başbaşa kalmamız, tekrar birbirimizi tanımamız gerekiyordu. Böyle bir zamanda işte, buradan kuzeye doğru uzandık, doğurduğum Kuzey oğlanda babaanneye emanetti. O zamanlar benimle ya da bensiz benim pek güzel oğlanın hep ağladığı günlerdi. Güzel gözleri az güler, hep kucaklarda taşınır, geceleri birilerini hep kendine nöbetçi bırakırdı. Sevgilim der ki; ''bu oğlan bu huysuzlukla tek çocuk olmayı garantilemiştir.''