Gündelik yaşama küçük bir öykünme!

Birbirini takip eden her haftasonunu okulların kapanacağı güne kadar doldurdum neredeyse! Bu planların hiçbiri bana ait değil. Oğlum hayatımızı ele geçirmiş vaziyette. Onun sosyal yaşamının başladığı gün, bizim sosyal yaşamımızın sona ereceğini bilmiyordum ne yazık ki. Sınıfındaki tüm arkadaşları doğdukları gün itibariyle baharı karşılıyorlar. Her haftasonu düzenli olarak doğumgünleri kutluyoruz. Oğlumun sayesinde çok güzel annelerle arkadaşlıklar kuruyorum bende.
Buradan ilan ettiğim gibi (sağır sultan bile duymuştur artık heralde) web sitesi kurmaya çalışıyorum. Halen blogspottan izlediğim blogları bu yeni siteden izlemeyi başaramayıp, beni izleyen arkadaşlarımda sitemi eklemeyi başaramamışlarsa da çabalarım devam ediyor. Delirmeye az kaldı:) Bu işi bilen birileri varsa, yardıma ihtiyacım olduğunu alenen beyan ediyorum. S.O.S

Yazın işyeri ahalisi olarak tatile çıkacağımız günleri de kesinleştirdiğimiz için harıl harıl tatil planları yapmaktayım. Her zamanki gibi olaya çemberin dışından başlamak alışkanlığım olduğundan olsa gerek, ben bu planlara Ramazan tatilini organize ederek başlamış oldum. Yani hâlâ planlamamı bekleyen kocaman bir 15 günüm var. Kesinlikle oflayıp puflamıyorum. Tatile oflanır mı?

Bayram kısmı için ilk kez oğlumun içinde olduğu bir seyahat planladık. Eşimle umuyoruz ki bizi oralarda bir yerlerde çıldırtmaz. Biz bir hafta boyunca ailece Toskana yollarında olacağız. Hem de İtalyan ruhunu hissetmek için ısrarla tercih ettiğimiz minik bir Fiat500 arabanın içinde. O minik arabanın içinde filmlerde görüp aşık olduğum yollar oğlumla nasıl geçer bilemiyorum. Ne de olsa benim seyrettiğim filmlerde başrolde ya Juliette Binoche oluyor ya da Diane Lane. Bizim film bence çok spontane gelişecek, yaşayıp göreceğiz. (Blog yazarı burada Toskana Güneşi altında filmiyle Diane Lane'e, Aslı Gibidir filmindeki rolüyle Juliette Binoche'a gönderme yapmaktadır. :)

Oğlanı şimdiden hazırlamaya çalışıyorum. Diyorum ki Juliet'in evini göreceğiz. O da kim diyor?
Romeo ve Juliet diye birbirini çok seven iki insanın anlatıldığı bir hikaye var, orada ki kızın ismi diyorum. Onun evine bakacağız seninle beraber, çok güzel olacak diyorum. İkna olmamış bir şekilde bakıyor bana. Bir umut ona Şekspir yazmış bu hikayeyi diyorum. Gözleri parlıyor birden.

-Anne, ben tanıyorum Şekspiri diyor bana.
-Aaaa diyorum şaşkınlıkla.
-Evet, diyor. Arthur çizgi filminde Şekspirden bahsediliyordu.

Hatırlıyorum, evet haklı! Arthur, güzel bir çizgi film. Fantastik öğeler taşıyor. Kuzey, Şekspir'i tanıyor ve merak ediyor.
Boş vakit buldukça harıl harıl çalışıyorum. İnternetten gideceğimiz yerlerle ilgili fotoğraflar indirdim, onları Kuzey için bilmece haline getiriyorum ilgisini canlı tutabilmek için. Demek istediğim boş durmuyorum:))))
Ve perşembe gecesi film festivalinde Murakimi filmi için beyaz perdenin önünde oturuyor olacağım.

Etiketler: