İskandinavya yollarında iki kişilik mürettebatla yolculuğumuz başlamak üzere sonunda. Kuzeye doğru yol alıyoruz, kuzey ülkelerine doğru.
Ülkemizdeki sıcacık günlerin dışında bakalım bizi oralarda nasıl bir hava bekliyor. Bu yolculuğu çok uzun zaman önce planladık: Uçak biletleri çok önceden alındı, otel rezervasyonları internetten yapıldı, ara uçuşlar halledildi, Oslo’dan Bergen’e gitmemizi, hem de bize fiyord gezisi olanağı sunan bağlantılı transferlerden oluşan ‘Norway in a nutshell’ turu rezervasyonu halledildi. Artık her şey hazırdı. Gideceğimiz günü beklemenin dışında.
İnternetten araştırıp, eş dosttan edinmeye çalıştığımız bilgiler doğrultusunda kendimize hazırladığımız programımız şöyleydi.
İstanbul’dan Pegasus Havayolları ile Stockholm’e uçuyoruz. Uçağımız sabah saat 10.30’da. Böylece öğleden sonra Stocholm’de oluyoruz. Stochkolm’de gittiğimiz gece ile beraber iki gün kalıyoruz ve 3. günün öğleden sonrasında uçağa atladığımız gibi bu sefer İsveç’i terkedip, Norveç’in başkenti Oslo’ya gidiyoruz.
Oslo’da gittiğimiz gece ile beraber iki gece kaldıktan sonra, buradan bahsettiğimiz gibi aktarmalı yolculuklardan oluşan turumuzla (tren, Flam Treni, fiyord gezisi, otobüs yolculuğu) soluğu Bergen’de alıyoruz. Bergen’de sadece bir gece alıyoruz. Bergen’den akşam saatlerindeki uçağamızla bu sefer Danimarka’nın başkenti Kopenhag’a gidiyoruz. Kopenhag’da iki gece kaldıktan sonra, geceyarısından sonra kalkan uçağımızla yine Pegasus Havayolları ile evimize geri dönüyoruz.
STOCKHOLM
Küçükken söylediğimiz tekerlemeyi hatırlayanınız var mıdır aranızda?
İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika, Belçika, Hollanda.... şeklinde sürüp giden bir tekerlemeydi. Sonunu hatırlamam bile. Aklımda kalan kısmı burasıdır ve sanırım bu kısım bile benim gezme aşkımı körüklemiş olabilir.
Stockholm’e gelince, Stieg Larsson’un bayılarak okuduğum Milenyum Üçlemesi içimdeki uyuyan devi uyandıran kitaplardır.
Okudukça içimde Lisbeth’in yaşadığı yerlere gitmek için dayanılmaz bir istek duymaya başladım. Sonra bir gün geldi ve Arzu Çağlan, ''Keyfegezer'' isimli gezi kitabını çıkardı. Stockholm içinse, ‘’Benim için burası Ejderha Dövmeli Kızın şehridir’’dedi. Kendisi bu cümleyi söyledikten sonra, bu satırların yazarına daha söyleyecek bir şey bırakmamış ve kendisini derin üzüntülere boğmuştur. Lakin olan olmuştur ve yapacak bir şey kalmamıştır. Vakit üzülme vakti değil, tam tersine gezmenin görmenin vaktidir. Bakalım hayat, Stockholm yollarında ne güzellikler serecek önümüze?
Bu şehrin ‘’Lisbeth’in Şehri’’ olduğu cümlesini elinden kaçıran bendeniz, yine de şehri elinden kaçırmış değil ya, hemen düştü yollara. Lisbeth’in izini sürmeye gidiyorum, hem de elimde bir artıyla. Pippi Uzunçorap’ta yanımda olacak bana yardım etmek için. Bu cümleyi kurduğumu duyan cancağızım ‘’Bu durumda, Pippi Uzunçorap ben mi oluyorum yani?‘’ diye soruyor üzüntülü üzüntülü.
Cevap vermiyorum, yola devam....
Şimdi gitmeden önce yaptığım araştırmalarda, internetten Lisbeth ile ilgili birkaç adres edindim. Mesela, Djurgarden ve Gamla Stan manzaralı, parayı kazandıktan sonra aldığı 21 odalı ev var ya, o adres elimde. Bir de gazetecinin yani Mikail Blomkvist’in evi.
Stockholm’de ayrıca dileyenler için ‘’Stieg Larsson Milenyum Turları’’ düzenleniyor; ya da kendi turunuzu kendiniz yapabilir ve Şehir Müzesi’ne gidip, oradan alacağınız Milenyum Haritası ile şehri kendiniz keşfedebilirsiniz.
Stockholm’e gelecek olursak; Stockholm 14 ada üzerine kurulmuş ve 57 köprü ile birbirine bağlanmış, güzeller güzeli bir İskandinav Şehri. Kendisine sunulan iltifatların hepsini de yüzünün akıyla hakettiğini söylemek isterim. Sular üzerinde salınan, fırfırlı etek giymiş bir deniz kızı gibi... Bu şehir kesinlikle bir dişi enerjisi taşıyor bence. Bu kadar güzel kadınları barındıran bir şehir de, üzgünüm ama kesinlikle böyle olmalı... Tanrı’nın gerçekten burada kadınlarla çok zaman harcadığını düşünüyorum, şimdiye kadar gezdiğim yerlerde gördüğüm en güzel kadınlar bu şehirde. İnanın, hiç ortalamayı düşürecek bir kadına denk gelmedim.
Benim listemde genel hatlarıyla yapılacaklar belli.
- 1. Gamla Stan gezilecek. Liste çoktan çıkarıldı bile.
- 2. Lisbeth’in izine düşülecek.
- 3. Şans eseri denk düştüğümüz ‘’ Robert Mapplethorpe’’ fotoğraf sergisi kaçırılmayacak.
- 4. Djurgarden’a gidilecek: Vasa Müzesi, Skansen, Flickorna Helin Voltaire Kafe.
Bakalım her şey planladığım gibi olacak mı?
Etiketler: ejderha dövmeli kız turu, en güzel tren yolculukları, Fiyord gezisi, Flam treni, iskandinavya gezi yazıları, stockholm gezi notları, stockholm gezi yazıları, tursuz isveç gezisi