Nasıl korkunç gelmişti başlarda. Pek çaktırmamaya çalıştım etrafımdakilere. Zaten beş senedir çocuklu evli kadın grubundan çocuk sahibi kadın grubuna bodozlama bir dalış yapıvermiştim. Uzun zamandır bu anı bekleyen aile eşrafı pek bir neşeyle karşılamıştı bu durumu; lakin sevgili oğluma kavuştuğum ilk zamanlarda ben bile alışamamıştım kendi durumuma... Ne oluyordu Allah aşkına? Birbirimize alışmamız ne kadar sürecekti acep? Muhtemelen minicik bebeğimde annesi olacak bu şaşkın kadının korkularını anlıyor, beni kendi sınavımla başbaşa bırakıyordu.
Nasıl bir anne olduğum sorusu oğluş büyürken zaman zaman aklıma geliyor, bazen kendimi acımasızca eleştirip, bazense olduğum anneden mutlu oluyordum. Eh kolay değildi otuzlu ilk yıllarımı oğlumla beraber karşılıyordum!
Üçle başlayan yaşlarımın ilk yarısını deliler gibi çalışarak ve anneliği öğrenmeye çalışarak geçirdim. Minik oğlanla beraber kimi zaman gülüyor, kimi zamanda ağlıyorduk.
Sonra Kuzey kendini beş yaşında bulurken, ben şu meşhur otuzbeşin kapısına dayanmış bulunuyordum. Benim minik oğlan büyürken ben de hızlı hızlı ilerliyordum. İşte ne olduysa Cahit Sıtkı'nın dediği o yaşta oldu. İtiraf ediyorum önceleri çok kahrettim Cahit Sıtkı'nın ömrün ortasını bu kadar erkene almasına... Sonra hızımı alamadım Dante'ye de iltifatlarda bulunmaya devam ettim. Gerçi laf ağızdan çıkmıştı bir kere ve yapacak bir şey yoktu. Meşhur dizeler hiç şiirle uzaktan yakından ilgisi olmayanların bile diline pelesenk olmuştu. İşte tam bu sıralarda bir yerlerde aydım ben! Aniden, apansız!
Hayatın bana sunduklarının ne kıymetli olduklarının farkına varıverdim. Önümdeki tüm yokuşlar yavaş yavaş düzleşmeye başladılar. Hayatımda benim dediğim ama aslında benim olmayanlarla yollarımı ayırmaya başladım. Üstelik bunu yaparken vicdanım hiç sızlamadı. Eh biraz utandım! Ne olmuştu benim vefa duyguma? Ağırlıklarımı sırtımdan attıkça hafifliyor, istediklerime ulaşmak için aldığım yol hızlanıyordu. Hayatımın kıvamını tutturabildiğimi farkettim. Mutfakla aram yemenin dışında pek iyi olmamasına rağmen, yaşamımın tadı tuzu tam da olması gerektiği gibiydi.
Her şey bir yana, sağlıklıydım:)
...ve huzur saklandığı yerden çıkıp başucuma konuverdi...Güle oynaya...
Şimdi geçenlerde bir gün otuzyedi oluverdim. Tüm hayatım boyunca yaşadığım en güzel iki seneyi yaşadım. Çalan telefonların hepsinde kocaman kahkahalar attığımı farkettim.
Hayatıma yeni, aydınlık bir dönem ve pırıl pırıl dostlarla devam ediyorum.
Kendime ve herkese gönüllerine göre bir yaşam diliyorum!Etiketler: Günlük Hikâyeler