Yaşadığım şehirde neler olsun isterdim?

Bu sabah sadece basit şeylerden bahsetmek istedim. Yaşadığım şehirde yaşamımı güzelleştiren minik şeyler ne olabilir? Eğer yapabilme şansınız olsaydı hayatınızdan neyi çıkarmak istediğinizi hiç düşündünüz mü? Ya da neleri eklemek istediğinizi?



* Mesela ben parasını her ay tıkır tıkır ödediğim internetimin çalışmasını isterdim. Düşünsenize çayınızı demlediniz, masaya oturdunuz ve bilgisayarınızı açtınız. Biraz internette gezinecek, bloga yeni bir yazı yazacaksınız. İşte o an bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz. İnternette gezinmek hiç de Amerikan filmlerinde gördüğünüz gibi bir şey değil. Bir siteye tıkladığınızda açılmasını beklerken çayınızı bitiriyorsunuz. İyisi mi stres yapmayın; bir bardak daha çay doldurun kendinize. Bir de TTNET'i arayın. Muhtemelen ne olduğunu bir türlü öğrenemediğiniz ''adil kullanım kotanızı'' aşmışsınızdır. 

* Eskiden olduğu gibi bugün de banliyö trenlerinin çalışmasını isterdim. Bunu gerçekten çok isterdim. Aynı geçmişte olduğu gibi, sırf babamı yad edebilmek için, Küçükyalı'dan trene atlamak, Haydarpaşa Garında trenden inmek, vapura yetişmek için acele etmeden garın merdivenlerine oturup, saatlerce denizi seyretmek isterdim. Garın insana huzur veren o geniş boşluğunu yüreğimin içine doldururdum. Dışarıdan vapurun düdük sesi ve martıların çığlıkları ulaşırdı kulaklarıma. 

* Doğru düzgün hizmet vermedikleri halde olur olmaz saatlerde bizleri arayan salak saçma şirketlerin tümünden kurtulmak istedim. Kombi bakımımın geldiği yalanını iki günde bir tekrarlayan kombi şirketlerinden, bir imza karşılığında kredi verecek bankalardan ve sadece ''özel müşteri'' olduğum için check-up kakalamaya çalışan hiç tanımadığım hastanelerin telefonlarından kurtulmak... Hayal gibi değil mi?  Digitürk'e özel olarak teşekkürlerimi sunmak isterdim. Bir eve kaç tane Digitürk alsak mutlu olurlardı bunu bilmek ne güzel olurdu.

* Salak okul sınavlarının hepsinin dibine dinamit döşemek isterdim. Çocukları alır, parklara bahçelere götürürdüm. Birbirleriyle kavga eder, sonra da barışmayı öğrenirlerdi.

* Sırası gelmişken bir sürü park, bir sürü ağaç olsun isterdim etrafımda. O ağaçların kalın gövdeleri olsun ve ben ailemin artık hayatta olmayan üyelerinin de geçmişte bir gün sırtlarını o ağaç gövdelerine dayamış olabilme ihtimallerini düşünüp mutlu olayım.


* Her sokağın köşesine bir çiçekçi açma zorunluluğu getirirdim. Dükkanlarının önündeki kaldırımlara çiçek koymalarını şart koşardım. Plastik çiçek üretimini yasaklardım. Çiçekçilerin ellerinden düşürmedikleri saçma sapan simli parlatıcıları alır, hatta ellerine vururdum. "Yasak kardeşim!" derdim. "Simli parlatıcı, koku spreyi sıkmak yasak!"

* Bir sürü hayvan barınağı yapardım. Vergilerimizin tekrar tekrar yapılan kaldırım taşlarına değil de, bu hayvancıkların bakımlarına ayrılmasına karar verirdim. 

* Ali Ağaoğlu'nun konuşmasını yasaklardım. "Benim ortanca," diye ağzını açtığı ilk an elimin tersiyle ağzının ortasına patlatır, "Yürü lan, çek arabanı da ense traşını görelim!" derdim.

* Ben böyle dediğimde beni destekleyen, doğruyla yanlışı ayırt eden insanlar olsun etrafımda isterdim. 

* Trafik biraz azalsa hiç fena olmaz değil mi? Trafikte birbirine saygılı insanlar olsun isterdim. Taksi şoförlerinin taksicilik yakarak para kazanmalarından dolayı trafikte her şeyi yapabilme haklarının olduğunu düşünmelerini istemezdim mesela. 

* Çay içtiğim eski sahil kafelerinin hepsinin yerli yerinde durmasını isterdim. Çok şey isterdim de olmuyor işte!!!!

İyisi mi hayalleri bırakıp işe gideyim ben!


Etiketler: , , , , ,