Gün 20- Çarşamba, diyeceklerim var.

Baştan söylüyorum bir dolu sıkıntılı iç konuşma var bu yazıda. Kendimi rahatlatmak için yazdım sanırım. Niyeyse! Okumasanız da olur yani.👀

Geçen ay birden iş yerindeki internetimiz kesildi.(TTNET) Hemen telefona sarıldık tabii ki. İşin yürümesi için internet şart bizde. Adsl numaramızı girdikten sonra telefondaki mekanik ses bölgemizde bir bakım çalışması yaptıklarını ve ne zaman giderileceğini bilmedikleri bu çalışma için ortalama 20 gün hizmet veremeyeceklerini söylüyordu. Bendeki panik halini düşünün siz. İnternet yoksa iş de yok demek. Koştur, koştur TTNET'in ana binasına gittim. Onlar da bana böyle bir arızadan haberlerinin olmadığını ama sahiden de bulunduğumuz bölgede çalışma olduğu söylediler. "Bir öğrenseniz ne zaman düzelir?" dediğimde de beklemem gerektiğini işlerinden bıkkın, hayatlarından bezgin bir şekilde ifade ettiler. "Peki hizmet vermeyeceğiniz internet için para alacak mısınız müşterilerinizden?" diye sordum. Elbette alacaklardı ama hizmetini almadan ödememi yaptıktan sonra bir dilekçe ile başvurursam geri ödeme yaparlardı. Ayrıca dünyanın büyün ülkelerinde de bu böyle oluyordu.

Kontratım olduğu için (nerdeyse bitmesine bir ay vardı) TTNET'e ödememi yapmaya devam ettim. Başka şansım olmadığından derhal Superonline'a başvurdum. İki ay süreyle iki internet servis sağlayıcısına da aidatımı ödedim. Hatta geçen ay hiç borcum gözükmeyen TTNET'e bu ay kontrol amaçlı tekrar bakınca 32.00 TL faturam olduğunu gördüm. Hiç vakit kaybetmeden faturamı ödedim. Bir dahaki ay yine bakacağım. Belki tekrar fatura çıkarırlar. İki gündür Superonline'da da hizmet yok. Bakım çalışması yapıyorlarmış. Ellerinden gelen çabanın hepsini de gösteriyorlarmış ayrıca. Elbette faturamı alamadığım hizmet için ödeyecekmişim. Çok üzgün çünkü telefonun öte ucundaki çalışanlar ve bunu dile getiriyorlar. Hizmetime ne zaman kavuşacağım ise artık Allah'a kalmış. 😀

Yukarıda görüldüğü gibi ağlanacak halimize gülüyorum artık. Çünkü sinirlenme aşamasını geçtim. O aşamada insan kendinden nefret ediyor. Bağıran, öfkelenen, ağzına geleni söyleyen bir insan oluyor ki bu durum da insana zarar. Şunu kabul ettim, bu ülkede yaşayarak insan sinirden ölüme birkaç yıl erken yaklaşıyordur. Hindistan'dan falan ne farkımız var yahu? Kanunun olmadığı yerde herkes kendi kanununu uyguluyor. İnternet mi kullanmak istiyorsun en az iki yıllık kontrat yapmak zorundasınız. Yoksa internet falan yok size. Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde televizyon yayını falan kullanmak için "sadakat" anlaşması imzalıyorsundur? İki yıl yaşayacağımın garantisi var mı ki iki yıl aynı yayın şirketini kullanacağıma dair anlaşma imzalıyorum? Teşekkür ederim almayayım derseniz de sizi aramaya devam ediyorlar. 
Dün BJK'den aradılar. Forma satın almak ister miyim diye? 
Eğer istersem neden telefondan almam gerektiğini anlamadım tabii. Belki oğlanın bedenini falan biliyorlardır. Ne bileyim? 

Bugün sıkıntılı bir yazı oldu. Biliyorum. Meydan okuma falan demeden sussaydım keşke. Oysa aklımda Tempo Travel'da okuduğum Delal Arya'nın nefis bir yazısından bahsetmek vardı. Olmadı. Edebi Yolculuklardan bahsediyordu. Agatha Christie'nin peşindeydi. Tüh!

Etiketler: , , , , ,