Liste 50- Başarılarınızın listesini yapın.
Başarı kelimesinden sıkılalı çok uzun zaman oluyor. Kuzey doğduğundan beri hayata bakışım da değişti. Nedense toplum olarak kıyaslamayı, başkalarında olanla kendinde olanı karşılaştırmayı, benim çocuğum başkasınınkinden daha mı akıllı diye ister istemez düşünmeyi pek seviyoruz. Hep bir yarış halindeyiz. "Seninki konuşmaya başladı mı?", "Aaa, hâlâ bezden kesemediniz mi?", "Vah, vah demek ki emziremiyorsun ha?"
 |
Keyifle bir çay içebiliyor musun? İşte hayat mutluluğu bu benim için ❤ |
Yukarıda anlattıklarım hepimizin yaşadıklarından bir parça. Fazlası var, eksiği yok; değil mi? Biraz büyüyünce de durum değişmiyor. Anaokulundan, ilk okula bir yarıştır başlıyor. Okumayı öğrendi mi? Soranınki öğrendi de ondan! Senin çocuk aptal olmalı! Okuma yazmayı öğrenmek isteyip de öğrenemeyen var mı? Yani okula gidip de okuma yazmayı öğrenmeyen biri var mı? Yok, elbette!
Eğitim sistemimiz çocukları yarıştırıyor; elbette biz velileri de. Kendi okuduğum zamanlarda eğitim sisteminin iyi olmadığını düşünürdüm. Şimdi yanıldığımı düşünüyorum. Anne-babalarımız benim jenerasyonumdan daha akıllı anne-babalarmış. Öğretmenler hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Onların da sistemin karşısında elleri kolları bağlı. Onların başarısı da öğrencilerinin başarısı ile ölçülüyor. Neticede bir çocuğun neye yeteneği olduğu kimselerin umrunda değil.
Zevkle kitap okuyan çocuktansa dil bilgisinden yüksek not alan çocuk, resim yapan çocuktansa matematikte köklü sayıları yapan çocuğu istiyor sistem. Sınava giren bir çocuk yüz sorudan üç tanesini yapamazsa başarısız. Soruyorum size: Hanginiz bir sınava girip böyle bir başarı elde edebilirsiniz?
Başarının kıstası notlar, kazandığın para, bindiğin araba, yaşadığın ev olmuş. O yüzden biri bana başarılarımı sorunca kaşınmaya başlıyorum.
İlk okul öğretmenim (Nurlar içinde yatsın) bana/bize okumayı sevdiren insandır. Küçükyalı'daki minicik bir okulun her sene yenilenen ama yine de eski görünen bir sınıfında oturuşumuzu, haftanın birkaç gününü o sınıfta sadece okuyarak geçirdiğimizi daha dün gibi hatırlıyorum. Her hatırlayışımda da tüm ruhuma nüfus eden bir huzur kaplıyor içimi. İşte bence başarı dediğin şey budur. Hiç habersiz yapılan iyilikler, minik bir çocuğun kalbine dokunmak, seni sevmesini sağlamak... Çocukların gerçek sevgiyi hemen tanıdıklarını biliyorum. Ruhları asla sahteliği kabul etmiyor.
Burada birkaç kez Kuzey büyürken anneliğimi nasıl hunharca sorguladığımı anlatmıştım. Demek ki kendi gerçeğimi görmek, kendi küçük ailemi oluşturmam için benim de büyümem gerekiyormuş. Herkesin doğrusu bir diğerinden farklı oluyor. Hiçbir zaman en uçlarda gezinen biri olmadım. Olamam çünkü! Bizim evde kola da içiliyor, ice-tea de! Buz gibi bir biraya asla hayır demiyorum. 😀
Selçuk'la Kuzey Beşiktaş maçı öncesinde cips ve meyve suyu ile televizyonun karşısına oturuyorlar. Bazen lüzumsuz öfkeleniyorum; bazen evdekiler bana lüzumsuz öfkeleniyor. Yaşamın hep gülen bir yüzü olamaz. Ama özünde akşamları çay demleyip günün olaylarını konuşan, birbirleriyle atışan ama küs kalmayan, gece on ikide mutlaka tost yiyen bir aileyiz.
Düşe kalka yürüyoruz. Yılları birer birer eskitiyoruz.
Hayattaki başarılarımdan biri ne olabilir diye yazarken düşündüm ya; Kuzey'in kitap okuyor ve sıkılmadan film seyrediyor olması olabilir. Bu da bana yeter de artar bile.
Son söz de ara ara unuttuğumuz bir şeye gelsin: (Bir senedir bu listeleri yaptığıma göre bir seferlik bilgiçlik taslayabilirim) Önemli olan nasıl mutlu olduğumuz. Sahip olduklarımızın kıymetini bilince bence her şey daha güzel olacak.
❤️