Eh, her zaman her yer için güzel cümleler kuracak değilim elbette! Seyahat dediğin çokça yol hali, kısmen de içinde bulunduğun ruh hali. Her tropik ada sana bahar ferahlığı yaşatmaz ama değil mi? Hele benim gibi çok seyahat edip, bu yüzden geniş davranmaya başlamışsan hata yapma olasılığın da artar. "Ben yaptım, siz yapmayın!" diye yazıyorum tüm bunları. Yoksa burada size muson yağmurlarının üstümde bıraktığı nemli halden bahsetmez, kocamla nasıl güzel güzel yağmur altında denize girdiğimizden bahsederdim. ❤ Pek tabii, yağmur yağarken denize girdim. Kuzey okyanusun derinlerinden gelip üstümüze yıkılan, bizi kıyıya dek sürükleyen dalgalardan pek memnundu. Ekibin çılgın üyeleriyle birlikte kahkahalar atıyordu. Selçuk da kıyıdan bağırıyordu bize: Çok açılmayın, köpek balığı vardır oralarda.😂
 |
Beau Vallon Plajı- Le Meridien Otelinin Önü |
Peki tropik iklimli bir adaya gidecekseniz ne yapın ya da ne yapmayın?
1-) Öncelikle saf olmayın. 😁 Hava durumuna bir bakın!
 |
Yağmurlu ilk günlerin akşamında Selçuk beni teselli ederken 😍 Bir de her seyahate bir Cengiz lazım ki dönüşte fotoğrafınız olsun. 💟 |
Gideceğiniz yerin mevsiminin doğru mevsim olup olmadığından emin olun. İnsan tropik bir adaya kaç kere gider? Biz Hint okyanusunun incisi Seyşeller'e gittik. Sırf muson yağmurlarının olduğu mevsimi yaşayalım diye şubat ayında gittik bu adaya. Hahaha 😂 İnandınız mı? Neyse, sanırım sömestir tatilinde bir yere gitme stresimiz vardı ve önce Türk Hava Yollarının direkt uçtuğu Seyşeller Mahe Havaalanının biletlerini alıp, sonra doğru zaman mı diye baktık. Ooops! Yanlış zamanmış. Seyşeller'e gidecekler, size söylüyorum. Hint Okyanusundaki bu adalar topluluğuna gitmek için en uygun aylar Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına denk geliyor. Yerel halk kasım ayına bile burun kıvırıyor. Sonra demedi, haber vermedi demeyin.
2-) Tropik bir adada tatil sadece lüks bir tatilse anlamlı!
 |
Mahe Adasında. Havaalanından otele transfer. Şoförün yanına da iki kişi sıkıştırdık. 👀 |
 |
Burası plajımız. Bakmayın güneşin olmadığına. Uzun yürüyüşler yaptık bu plajda. |
Yanlış bir otel seçimi yapmışız. Hem de çok yanlış. Eğer dünyanın uzak bir köşesine deniz tatili yapmak için gittiysen, mutlaka ama mutlaka beş yıldızlı bir otele gideceksin. Bu kararım çok net. Adanın en güzel plajı diye adlandıran
Beau Vallon plajında dört yıldızlı bir otelde konakladık. Giderken de bu seçimin doğru olmadığını biliyordum ama başka etkenleri üst üste koyunca kararımızdan dönmedik. Hatanın büyüğünü burada yapmışız. Oteli görür görmez yaptığımız hatayı anladım. Yapmamız gereken otelin bir günlük ücretini ödemek ve başka bir otele geçmekti. Allahım! Samimiyetle söylüyorum yıllar önce beni kahreden bir Oylat maceram olmuştu. Oradan sonra
konaklamak zorunda kaldığım en kötü otel sıralamasında bu otel kafadan, bodoslama listeye girdi. İsmini de yazayım da booking.com'daki yorumlara bakıp da aldanmayın: Coral Strand Otelden uzak durun.! Linkteki fotoğraflara falan aldanayım demeyin çünkü otelde konaklamış biri olarak ben o fotoğraftaki yerlere hiç rastlamadım.
😁 Sabah kahvaltısında iki yumurtadan yapılma omlet dışında bir şey yoktu. Olanları da yemek mümkün değildi. Kabak, olmamış meyveler verdiler be bize!
3-) Diyelim ki başka plajlara gitmek istediniz. Ne olacak?
 |
La Dig Adası'nda bisiklet kiralayıp adanın en çok fotoğraflanan plajına gittik: Source D'arjant Plajı |
 |
Souce D'Arjant Plajı- Tam da bu kısımda yüzme şansınız yok ama mercan resifleri ve su altı güzellikleri burayı sahiden anlamlı kılıyor. |
 |
Anse Source D'Angent Beach |
Ada halkı bu fırsatı kaçırmayacak elbette. Size atabildikleri kadar kazık atabilmek için ellerinden geleni yapacaklar. Taksimetre açmak istemeyecekler. Peki bu durum sadece halkın attığı kazıklardan mı ibaret? Elbette hayır!
Seyşeller'in tek geçim kaynağı turizm ve devlet turistlerden para söğüşlemek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
Mahe Adasından Praslin adasına giden bir saatlik feribot için kişi başı gidiş dönüş 100 Euro ödüyorsunuz. La Dig Adası ile Praslin arası on beş dakikalık seyahatin hediyesi de gidiş- dönüş 30 Euro. La Dig adasında bisiklete binmek isterseniz bunun için de kişi başı 10 Euro vermeniz gerekiyor. La Dig Adası gerçekten (samimiyim bakın bu konuda) çok güzel bir ada. Seyşeller'e giderseniz gidin yani mutlaka.
4-) Çantanıza koymayı unutmamanız gereken şeyler var: Güneş kremi ve gözlük.
Hani o bebekler için falan kullanılan güneş kremleri var ya, onlardan aşağısı kurtarmıyor baştan söyleyeyim. 50 koruma faktörlü kremleri üstünüze boca edip öyle çıkın güneşe. Muson mevsiminde kavruldum diyeyim de siz oradan pay biçin.
5-) Seyşeller'de nerede yemek yiyelim?
Otelinizde ve civar otellerde. Bizim kaldığımız yerde
La Plage Restaurant diye sükseli bir restoran vardı. Yemekleri falan da fena değildi. Okyanus kenarında masalarıyla keyifli bir yerdi. Elbette saat 21.00'de mutfağı kapamasalar, garsonlar müşterileri kovmaktan beter etmese iyiydi. Ama kabalar! Halk korkunç kaba ve tembel. Sokaklardaki derme çatma tezgahlar bile ortalama bir restoranın fiyatını istiyor. Para üstünü vermemek için elinden geleni yapıyor ve elbette vermesi gerekenden hep daha az para üstü veriyor. Halk hem cahil, hem küstah.
 |
La Perle Noir Restaurant: Best restourant in Seycelles |
Ve burada bir parantez açıp nefis bir restorandan bahsetmem şart:
La Perle Noire. İrlandalı bir çiftin işlettiği bu restoranda hem güler yüzle karşılanıyorsunuz, hem de nefis yemekler yiyorsunuz. Fiyat, diğerleri ile hemen hemen aynı. Rezervasyon yaptırmadan gitmeyin. Muhtemelen yer bulmakta güçlük çekersiniz. Keşke tatilin ilk günü keşfetseymişiz bu restoranı. Buradan başka bir yerde yemezdim asla.
6-)Peki ama Seyşeller'de nerede kalalım? Hiçbir şeyi beğenmemişsin sende!
 |
La Dig Adasında bir plaj |
Vallahi paranız varsa
Four Seasons'da. Bizim o kadar yok.😂 O yüzden orası biraz hayal ama bir daha gitsem ilk tercihim
Constance Ephelia olurdu.
Yine aynı kumsalda kalacaksam da
H Hotel Resort'u tercih ederdim. Bizim kaldığımız otel yerine Le Meridien'de tercih edilebilirdi. Ah, ahhh! Yapmanız gereken tek şey yerel halkın çalıştırıldığı dört yıldızlı otellerden uzak durmak. Bir tabak yemek için bir saat bekleyebilir, sorduğunuzda yemeğin unutulduğu cevabını alabilirsiniz. Ayrıca telaşa gerek yok. Çalışanların mottosu şu: Misafirler bekleyebilir! (Guests can wait diyorlar adamlar yahu)
7-) Bir sorum daha var: Seyşeller'de deniz nasıl?
 |
Beau Vallon Plajında gün batımı... |
Eee, nefis! Sahiden nefis! İncecik kumlar, turkuaz mavi bir deniz... Haksızlık edemem. Her ne kadar söylediğim gibi okyanusun hırçın bir zamanında oradaysak da denizin keyfini çıkardık. Sakin bir mevsimde suyun güzelliğini düşünemiyorum. Yine de bir daha onca yolu denize girmek için gider miyim bilmiyorum. Mesela şimdilerde kafamdan Maldivler'e gitmeyi sildim. Bodrum var yahu mis gibi. 😌
8-) Özlem'cim kısaca toparla desem nasıl toparlarsın bu Seyşeller işini?
 |
Praslin Adasındaki yağmur ormanı koruma alanı. Bence fazla balon 😉 |
 |
La Dig Adasını bisikletlerle dolaşmak çok güzeldi. |
 |
Burası da bir gece kaldığımız Praslin Adasındaki Palm Beach Otelinin Sahili. Hayır! Otel tavsiye listemde değil. 👊 |
Sanırım şöyle yaparım. Belki başka bir zamanda, başka bir otelde Seyşeller'den daha farklı bahsedebilirdim. Ama olmadı. Bu bahsettiğim aksiliklerin yanına otel personeli dahil olmak üzere çalışan yerel halkın umursamaz ve kaba tavırları eklenince adadan soğudum diyebilirim. Cebimi boşaltmak için çeşitli yollar deneyen ada halkı da ayrıca çok sevimsizdi. Mecburen o değerde olmayan bir hizmete ve yemeklere lüzumsuz paralar verdik. Bu sebeple lüks bir otelde bu parayı harcasaydım belki içim acımazdı. Ne yazık ki Seyşeller tam anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. Gerçekten muhteşem bir doğayı içinde yaşayan halk gözümde değersiz kıldı. Bu arada şunu da söylemeliyim ki Praslin adasında bir gece konakladığımız bir otelde çalışan beyaz bir Seyşelli'de (uzun yıllar önce Fransa ve İngiltere'nin adayı sömürdüğü zamanlarda gelen halk) ne yazık ki Seyşeller'deki en büyük sıkıntının yerel halkı çalıştırmak olduğundan bahsetti. Kaba oldukları konusunda da hem fikir olduk. Sebebinin halkın eğitim düzeyinin düşüklüğü olduğunu söyledi. Belki biz de böyle güneş tepemizde, okyanus önümüzde yaşasaydık aynı şekilde davranırdık bilemiyorum. Çalışmamak ya da çok yavaş yaşamak kendi tercihleri olsa da iş turist kazıklamaya gelince böyle hırslı olmasalar belki başka türlü düşünebilirdim. Sonuç itibariyle bir tatil daha bitti. Köpek balıklarına yem olmadık, bol bol güldük.
Benim Seyşeller maceram böyle. İyi ki bu tatilde can arkadaşlarım yanımdaymış da zaman sohbetle, birayla ve "Ay, bu otel de ne fena!" demelerle geçti gitti.
Şimdi gözümüz başka yollarda 💓
Etiketler: Balayı Destinasyonları, Hint Okyanusu'nun İncisi, Romantik Tatil Adresleri, Seyşeller Gezisi, Seyşeller mi Maldivler mi?, Seyşeller Yolculuğu, Tropik Ada Gezisi